ACCUZIDE FORT Film Kaplı Tablet

Endikasyon Bilgisi :

İlacın etken maddesi Kinapril hidroklorür (20 mg), Hidroklorotiyazid (25 mg)’dir. ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg Film Kaplı Tablet, kan damarlarını daraltarak tansiyonu yükselten  anjiyotensin II  adlı maddenin üretimini durdurur. Böylece damarlar genişler ve kan akışı verimli hale gelir. Ayrıca idrar sökücü etkisiyle de vücuttaki su tutulumunu azaltarak tansiyonun yükselmesine mani olur. ACCUZIDE FORT yüksek tansiyonun (hipertansiyonun) düşürülmesi için bir tedavi sunar.

 

ACCUZIDE FORT ‘la etkileşim oluşturabilecek diğer ilaçlar:

Genel, bölgesel veya lokal anestezi ilaçlarıaliskiren veya kandesartan, telmisartan, losartan,  valsartan, irbesartan, rilmeniden gibi Anjiyotensin II reseptör blokörleri; kan basıncını düşürücü diğer ilaçlar ve idrar sökücüler; tetrasiklin (enfeksiyona karşı kullanılır); trimetoprim,  sulfametoksazol vb. (antibiyotik ilaçlar); potasyum içeren ilaçlar, tuz ve tuz türevleri; lityum içeren ilaçlar; hidrokortizon, deksametazon, prednizolon (kortizonlu ilaçlar); meksiletin, kinidin, flekainid, prokainamid, disopiramid, propafenon, tokainid (antiaritmik ilaçlar); Antineoplastik ilaçlar(kanser ilaçları),  gut ilacı allopurinol (ürik asit düşürücü); tetrakosaktrin (Sintropin); vücutta eklemlerin, sindirim sisteminin iltihabi hastalıklarında kullanılan bağışıklığı başkılayıcı ilaçlar (İmmunsupresifler);  mide asidini giderici ilaçlar; alkol, antidepresan ilaçlar, uyku ilaçları; vildagliptin vb. diyabet ilaçları; aspirin türevleri, ibuprofen, etodolak, meloksikam, diklofenak vb. ateş düşürücüler, ağrı kesiciler ve iltihap azaltıcı( Nonsteroid Antiinflamatuvar) ilaçlar; enjeksiyon yoluyla verilen sodyum orotiyomalat vb. altın içeren ilaçlar; rapamisin, temsirolimus vb. tümör hücrelerinin çoğalmasını durduran anti-kanser ilaçlar.
Yukarıda belirtilen ilaçlardan biriyle tedavi görüyorsanız; bunlar ACCUZIDE FORT’la etkileşebileceğinden hekiminize danışmadan söz konusu ilaçlarla beraber kullanmayınız.

 

ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg Film Kaplı Tablet Hakkında Bilinmesi Gereken Hususlar :

  1. ACCUZIDE FORT’un içindeki Kinaprile veya Hidroklorotiyazide ya da bileşenlerden birine karşı daha önceleri sizde hassasiyet geliştiyse bu ilacı kullanmamanız gerekir.
  2. ACCUZIDE FORT, vücutta su kaybına sebep olacağından, her gün bol miktarda sıvı tüketmelisiniz. Aksi takdirde aşırı su kaybı, böbrek yetmezliğine, aşırı  düşük tansiyona ve  elektrolit bozukluklara yol açabilir.
  3. Şayet diyabet hastasıysanız ya da böbrekleriniz yeterli derecede çalışmıyorsa ve siz  kan basıncınızı düşürmek için alişkiren’le tedavi görüyorsanız; aort damarı kapağınızda darlık var ise; emzirme dönemindeyseniz ve çocuğunuza süt veriyorsanız ya da gebe iseniz ACCUZIDE FORT tedavisi size uygulanmamalıdır.
  4. İlacınızı hekime danışmadan bırakmayınız ve doz atlaması yapmayınız. Çünkü ACCUZIDE FORT alımını aniden durdurmak durumunuzu kötüleştirebilir.
  5. ACCUZIDE FORT ile kendinizi iyi hissetseniz bile hekimin direktifleri doğrultusunda  ilacı kullanmaya devam ediniz. Çünkü yüksek  tansiyon sıklıkla belirti göstermez.
  6. ACCUZIDE FORT’un durumunuzu iyileştirdiğinden emin olabilmeniz için tansiyonunuzu belirli aralıklarla ölçtürünüz. Ayrıca böbrek ve  karaciğer fonksiyonlarınızı da kontrol ettirmelisiniz.
  7. Eğer herhangi bir bir ameliyat olmanız gerekiyorsa, ACCUZIDE FORT kullandığınız süreyi, ameliyattan belirli bir süre önce cerrahınıza  söylemelisiniz. İlacı kullanmayı belirli bir süre durdurmanız istenebilir.
  8. ACCUZIDE FORT ile potasyum takviyeleri veya tuz türevleri ya da alkollü içecekler tüketmeyiniz. Çünkü alkol ilacın olası yan etkilerini daha da arttırmaktadır
  9. ACCUZIDE FORT reaksiyonlarınızı bozabilecek özelliklere sahiptir. Eğer makine ve araç kullanacaksanız çok dikkatli olmalısınız.
  10. Emzirenlerde ve hamilelikte ACCUZIDE FORT almak sakıncalıdır. Eğer bu ilaçla tedavi görürken hamilelik gerçekleşirse acilen hekime bildirmeli ve ilacın kullanımını durdurmalısınız. Gebeliği önlemek için etkili bir doğum kontrol metodu uygulayınız. Çünkü bebekte doğum kusurlarına yol açabilir. Emzirme döneminde anne sütüne geçer ve emzirilen bebeğe zarar verebilir.

ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg Film Kaplı Tablet’in Kullanım Şekli :

  1. Hekim ACCUZIDE FORT’u nasıl reçete ettiyse o şekilde kullanmanız gerekmektedir. Tedavi süresince lütfen hekiminizin direktiflerine uyunuz.
  2. İlacınızın her bir dozunu 1 bardak dolusu suyla beraber alınız. Doz atlamayı önlemek için ACCUZIDE FORT’u her gün günün aynı saatlerinde kullanmaya  özen göstermeniz çok önemlidir. ACCUZIDE FORT ile tedaviye başlama dozu 1/2 tablet (10 mg/6,25 mg) tir. Eğer bu dozla tansiyonun düşmesinde yeterli fayda sağlanamıyorsa; bu doz hekim tarafından 20 mg/12,5 mg‘a ya da 20 mg/25 mg‘a çıkarılabilir.

 

ACCUZIDE FORT’un Olası Yan Etkileri

  1. Karın ağrısı , nefes almada güçlük, kurdeşen, yüzde , dudaklarda , dilde ve boğazda şişlik gibi bir durumda  acilen hekiminize haber veriniz.
  2. ACCUZIDE FORT’la tedavi görürken; göğüste baskı hissi, şiddetli ağrı, zor nefes alma, iç sıkıntısı, baş dönmesi veya baygınlık, hızlı veya düzensiz kalp ritmi, üritker, ciddi kabartılar, kırmızı cilt döküntüsü, normalden daha az idrara çıkma ya da hiç idrar yapamama. boğazın iltihaplanması ve ateşin yükselmesi, genel vücut ağrısı, kas zayıflığı, halsizlik, bacaklarda huzursuzluk, aritmi, aşırı susama isteği ya da bilinç bulanıklığı geliştiğinde hemen hekiminizi arayınız ya da acil tıbbi destek için bir sağlık kuruluşuna müracaat ediniz.
  3. Burun akıntısı, kuru öksürük, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, uykuya eğilim ya da uyku bozukluğu, ışık hassasiyeti, hafif şiddette cilt kaşıntısı ya da cilt döküntüsü, bulanık görme, asabi ruh hali, karın ağrısı, kabızlık veya ishal, iştah azalması, iktidarsızlık ACCUZIDE FORT’un yaygın şekilde görülebilen yan etkileridir.

İlaç Etken Maddesi:  Kinapril hidroklorür, Hidroklorotiyazid
İlaç Marka İsmi: ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg Film Kaplı Tablet
ACCUZIDE FORT, sırasıyla; Kalp Damar Sistemi, Renin-Anjiyotensin Sistemi, ACE inhibitörleri Kombinasyonları, ACE inhibitörleri ve diüretik, kinapril hcl + hidroklorotiazid şeklinde sınıflandırılmış olup, C09BA06 ATC koduyla İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundaki ruhsatlı ilaçlar arasında yer alır. Eczaneden normal reçeteyle temin edebileceğiniz ACCUZIDE FORT, PFIZER PFE İLAÇLARI firmasının ürünüdür.

ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg kullanım talimatı (ilaç prospektüsü)


ACCUZIDE FORT 20 mg-25 mg kullanma talimatı

ACCUZIDE FORT 20 mg/25 mg’ın kısa ürün bilgilendirmesi


2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin maddesi:
Kinapril hidroklorür 21,664 mg (20 mg kinaprile eşdeğer)
Hidroklorotiyazid 25 mg
Yardımcı maddeler:64,696 mg, Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı), Kandelila balmumu, Magnezyum karbonat (E504i), Povidon K 25,
Krospovidon, Opadry pink OY-S-6937 ve Magnezyum stearat (E572) bileşenlerinden oluşur.
3. FARMASÖTİK FORMU : Film kaplı tablet.
Pembe, bikonveks, yuvarlak tabletler
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
ACCUZIDE FORT Kombinasyon preparatının kullanılmasının gerekli olduğu esansiyel hipertansiyonda
endikedir.Hipertansiyon tedavisinde kullanılan monoterapinin yetersiz olduğu durumlarda kombinasyon
tedavisi uygulanmalıdır. Sabit kombinasyonlar doz ayarlaması için uygun olmamakla birlikte, bileşiminde bulunan
maddelerin idame dozları sabit kombinasyondakine eşit olduğu durumlarda kullanılabilir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Hipertansiyon tedavisine etkin antihipertansif ilaçlar kullanarak düşük doz monoterapi ile
başlanmalıdır. Monoterapinin etkili olmadığı durumlarda ACCUZIDE endikedir.
Kinapril/hidroklorotiyazidin başlangıç dozu 10 mg/6,25 mg’dır. Başlangıç dozunu takiben, bu
doz 20 mg/12,5 mg’a ya da 20 mg/25 mg’a yükseltilebilir. Etkili tansiyon kontrolü genellikle
10 mg/6,25 mg ve 20 mg/12,5 mg ile sağlanır). ACCUZIDE’
in günlük dozu sabahları bir tablettir. ACCUZIDE İLE KONTROL ALTINA
ALINAMAYAN HASTALARDA ACCUZIDE DOZU YÜKSELTİLMEMELİDİR. Gereken
durumlarda tedaviye ayrı ayrı ilaçlarla devam edilmelidir. Günlük doz 20 mg/25 mg’ı
aşmamalıdır.
ACCUZIDE Uygulama şekli:
Oral kullanım içindir.
ACCUZIDE tok veya aç kullanılabilir. Günlük doz bol su ile alınmalıdır. Tabletler çiğnenmemeli, ezilmemeli veya bölünmemelidir.Tedavi uyumunun artmasına yardımcı olmak için doz daima günün yaklaşık aynı saatinde alınmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Hepatik fonksiyon bozukluğu olan veya ilerleyen karaciğer hastalığı olanlarda ACCUZIDE
dikkatli kullanılmalıdır. Hastalarda sarılık veya hepatik enzimlerinin seviyesinde açıkça artış
görülmesi durumunda tedavinin durdurulması ve uygun bir medikal takip yapılması
gerekmektedir.
Karaciğer/Böbrek yetmezliği:
Kreatinin klerensleri <40 mL/dk. olan hastalarda ACCUZIDE önerilmemektedir.
Pediyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda kinapril dozunun azaltılması gerekli olabilir.
ACCUZIDE’in pediyatrik hastalardaki etkililik ve güvenliliği henüz belirlenmemiştir. Bu
yüzden kullanımı önerilmez.
4.3. Kontrendikasyonlar
ACCUZIDE aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır:
• Aktif maddelere veya Bölüm 6.1’de listelenmiş yardımcı maddelerin herhangi birine
veya sülfonamidden elde edilmiş ilaçlara aşırı duyarlılığı olanlarda,
• Anürisi olanlarda (Hidroklorotiyazid içerdiği için),
• Daha önce uygulanmış anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE)-inhibitör tedavisine
bağlı anjiyoödem hikayesi olanlarda,
• Ağır böbrek yetmezliği olanlarda (serum kreatinini 1,8 mg/100 mL’den yüksek ya da
kreatinin klerensi 60 mL/dk.’dan az olanlar),
• Hemodinamik açıdan sorun yaratan aort veya mitral kapak stenozu ya da hipertrofik
kardiyomiyopati gibi dinamik sol ventrikül çıkışında obstrüksiyonu olan hastalarda,
• Dekompanse kalp yetersizliği olanlarda,
• Çocuklarda (yeterli klinik deneyim olmadığından),
• Laktasyonda,
• Gebelikte,
• Kalıtsal/idiyopatik anjiyoödemi olanlarda,
• Diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (glomerüler filtrasyon hızı – GFH < 60
mL/dk. / 1,73 m2
) olan hastalarda ACCUZIDE ile aliskiren ihtiva eden ürünlerin
beraber kullanımı,
• Anjiyoödem riskinde artış nedeniyle sakubitril/valsartan ile kombinasyon halinde
kontrendikedir.
4.4. ACCUZIDE FORT için özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Melanom dışı cilt kanseri
Danimarka Ulusal Kanser Kayıtlarına dayanarak yapılan iki epidemiyolojik çalışmada; artan
kümülatif hidroklorotiyazid maruziyeti ile melanom dışı cilt kanseri [bazal hücreli karsinom
ve skuamöz hücreli karsinom] riskinde artış gözlenmiştir. Hidroklorotiyazidin fotosensitivite
yapıcı etkisi melanom dışı cilt kanserinde olası bir mekanizma olarak rol oynayabilir.
Hidroklorotiyazid alan hastalar melanom dışı cilt kanseri riski hakkında bilgilendirilmeli ve
yeni lezyonlar için ciltlerini düzenli olarak kontrol etmeleri ve şüpheli deri lezyonlarını derhal
bildirmeleri önerilmelidir. Hastalara deri kanseri riskini minimum düzeye indirmek üzere
güneş ışığı ve UV ışını maruziyetini sınırlandırmaları ve ınaruziyet durumunda yeterli koruma
uygulamaları tavsiye edilmelidir. Şüpheli deri lezyonları, histolojik biyopsi incelemeleri de
dahil edilerek acil olarak incelenmelidir. Melanom dışı deri kanseri öyküsü olan hastalarda
hidroklorotiyazid kullanımının dikkatli bir şekilde tekrar gözden geçirilmesi de gerekebilir.
ACCUZIDE aort stenozu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Hipotansiyon:
ACCUZIDE, genellikle monoterapi olarak kullanılan ilaçtan daha sık olmamak üzere
semptomatik hipotansiyona neden olabilir. Semptomatik hipotansiyon kinapril ile tedavi
edilen komplike olmayan hipertansif hastalarda nadiren görülür. Kinapril alan hipertansif
hastalarda hipotansiyon; diüretik tedavi, tuzsuz diyet kısıtlaması, diyaliz, diyare veya kusma
nedeniyle sıvı azalması olan veya şiddetli renin-bağımlı hipertansiyonu olan hastalarda
meydana gelebilir.
ACCUZIDE, diğer antihipertansif ajanlarla birlikte tedavi alan hastalarda dikkatle
kullanılmalıdır. ACCUZIDE’in tiyazid bileşeni diğer antihipertansif ilaçların, özellikle
gangliyon veya periferik adrenerjik blokörlerin etkisini artırabilir. Tiyazid bileşeninin
antihipertansif etkileri sempatektomi geçirmiş hastalarda artabilir.
Semptomatik hipotansiyon meydana geldiği takdirde, hasta sırt üstü yatırılmalı ve gerekirse,
intravenöz yoldan serum fizyolojik verilmelidir. Geçici bir hipotansif yanıt ileride verilecek
dozlar için herhangi bir kontrendikasyon teşkil etmemektedir; ancak, bu olay gerçekleştiği
takdirde ilacın dozunun azaltılması düşünülmelidir.
Böbrek yetersizliği ile ilişkili olan veya olmayan konjestif kalp yetmezliği bulunan hastalarda,
hipertansiyon için ADE inhibitörü tedavisi kan basıncında aşırı düşmeye neden olabilir. Bu
durum bu tür hastalarda, oligüri, azotemi ile ve ender durumlarda akut böbrek yetmezliği ve
ölümle ilişkili olabilir. ACCUZIDE tedavisi yakın tıbbi gözetim altında başlatılmalıdır.
Hastalar tedavinin ilk iki haftası boyunca ve dozaj artırıldığında yakından takip edilmelidir.
Duyarlılık reaksiyonları:
Alerjik ya da bronşiyal astım öyküsü olan veya olmayan hastalarda duyarlılık reaksiyonları
(örn. Purpura, fotosensitivite, ürtiker, nekrotizan angitis, pnömoni ve pulmoner ödem dahil
respiratuvar distres, anafilaktik reaksiyonlar oluşabilir.
Kalp Yetmezliği ve Kalp Hastalıkları:
Renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini inhibe etmenin bir sonucu olarak, duyarlı hastalarda
böbrek işlevlerinde değişiklikler meydana gelmesi beklenebilir. Şiddetli kalp yetmezliği olan
ve böbrek fonksiyonları renin-anjiyotensin-aldosteron sistemine bağlı olan hastalarda, ADE
inhibitörleri ile tedavi oligüri ve/veya ilerleyen azotemi ve nadiren de akut böbrek yetmezliği
ve/veya ölüme yol açabilir.
Öksürük:
Kinapril de dahil olmak üzere ADE inhibitörlerinin kullanımında öksürük bildirilmiştir.
Karakteristik olarak, öksürük non-prodüktiftir, süreklidir ve tedavinin kesilmesiyle birlikte
geçmektedir. ADE inhibitörünün neden olduğu öksürük, ayırıcı tanıda göz önünde
bulundurulmalıdır.
Böbrek Yetmezliği:
ACCUZIDE, böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Şiddetli böbrek
yetmezliğinde tiyazidler azotemiyi hızlandırabilir ve orta dereceli böbrek yetmezliğinde
(kreatinin klirensi 10-20 mL/dk) tiyazidler genellikle etkisizdir ve tekrarlayan doz etkileri
kümülatif olabilir.
Şiddetli böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi <10 mL/dk) olan hastalarda deneyim yetersizdir.
ADE inhibitör tedavisinden önce, renal transplant hastalarında renal arter stenozu
dışlanmalıdır.
Kinaprilatın (kinaprilin ana aktif metaboliti) yarılanma ömrü kreatinin klerensi azaldıkça uzar.
Kreatinin klerensleri <60 mL/dk. olan hastalar ilacın daha düşük başlangıç dozuna ihtiyaç
duyar. Bu hastalarda doz terapötik yanıta bağlı olarak titre edilerek
artırılmalı ve her ne kadar ilk çalışmalar ilacın böbrek fonksiyonlarındaki bozulmayı daha da
ileri götürdüğüne işaret etmese de, renal fonksiyonlar yakından takip edilmelidir.
Unilateral veya bilateral renal arter stenozu olan hastalarda yapılan klinik çalışmalarda, ADE
inhibitörü tedavisi sonrası bazı hastalarda kan üre azotunda ve serum kreatininde artışlar
gözlenmiştir. Bu artışlar neredeyse her zaman ADE inhibitörü ve/veya diüretik tedavisinin
kesilmesiyle geri döndürülebilmiştir. Söz konusu hastalarda renal fonksiyonlar tedavinin ilk
birkaç haftası boyunca izlenmelidir.
Daha önceden renal hastalığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, özellikle kinapril bir
diüretik ile birlikte verildiğinde, kan üre azotunda ve serum kreatininde, genelde minör ve
geçici olmak üzere, normalin 1,25 katının üzerinde artışlar meydana gelmiştir. Kinapril
monoterapi alan hipertansif hastaların sırasıyla %2 ve %2’sinde, kinapril/hidroklorotiyazid
alan hipertansif hastaların sırasıyla %4 ve %3’ünde kan üre azotu ve serum kreatininde artışı
gözlemlenmiştir. Önceden böbrek yetmezliği olan hastalarda bu durumun gerçekleşme
olasılığı daha fazladır. Diüretik ilacın ve/veya kinaprilin doz azaltımı ve/veya kesilmesi
gerekebilir. Hipertansif hastanın değerlendirilmesi daima böbrek fonksiyonunun
değerlendirilmesini de içermelidir .
Renin anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) dual blokajı:
ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin birlikte kullanılması
durumunda hipotansiyon, senkop, hiperkalemi riskinin arttığı ve böbrek fonksiyonunun
azaldığına (akut böbrek yetmezliği dahil) dair kanıtlar bulunmaktadır. RAAS’ın dual blokajına
yol açtığından ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin birlikte
kullanılması önerilmez.
Eğer dual blokaj tedavisi mutlaka gerekli görülürse sadece uzman gözetimi altında yapılmalı
ve böbrek fonksiyonu, elektrolitler ve kan basıncı yakından sık sık takip edilmelidir.
Diyabetik nefropatisi bulunan hastalarda ADE-inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör
blokörleri birlikte kullanılmamalıdır.
Karaciğer Yetmezliği:
Tiazid tedavisinden kaynaklanabilen sıvı ve elektrolit dengesinde küçük değişiklikler hepatik
komaya yol açabileceğinden, hepatik fonksiyon bozukluğu olan veya ilerleyen karaciğer
hastalığı olanlarda ACCUZIDE dikkatli kullanılmalıdır. İnsan ve hayvan çalışmalarında,
kinapril, güçlü bir ADE inhibitörü olan kinaprilata (kinapril diasit, ana metabolit) hızla
deesterize edilir. Kinaprilin metabolizması normalde hepatik esteraza bağlıdır. Alkolik siroz
hastalarında kinaprilin deesterifikasyonu bozulduğundan kinaprilat konsantrasyonları azalır.
ADE inhibitörleri nadiren kolestatik sarılık gibi başlayan ve fulminan hepatik nekrozuna (bazı
vakalarda ölümcül olabilen) dönüşen bir sendromla ilişkilendirilmiştir. ADE inhibitörü ile
tedavi görmekte olan hastalarda sarılık veya hepatik enzimlerinin seviyesinde açıkça artış
görülmesi durumunda kinapril/hidroklorotiyazid tedavisinin durdurulması ve hastalara uygun
bir medikal takip yapılması gerekmektedir.
İmmün aracılı ilaç etkileşimleri/Anafilaktik reaksiyonlar:
Desensitizasyon: Himenoptera zehri ile desensitizasyon tedavisi sırasında ADE inhibitörleri
alan hastalar hayatı tehdit edici boyutta anafilaktik reaksiyonlar geçirmişlerdir. Aynı
hastalarda, bu reaksiyonlar ADE inhibitörleri geçici olarak kesildiğinde önlenmiş fakat kazara
tekrar kullanım sırasında yeniden ortaya çıkmıştır.
Tiyazidlerle Stevens-Johnson sendromu ve sistemik lupus eritematozusun alevlenmesi veya
aktivasyonu bildirilmiştir.
Anjiyoödem:
ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda anjiyoödem bildirilmiştir. Laringeal stridor veya
yüz, dil veya glottiste anjiyoödem görüldüğü takdirde, ACCUZIDE tedavisi derhal
kesilmelidir; hasta, kabul görmüş tıbbi bakım yöntemlerine uygun şekilde tedavi edilmeli ve
ödem yok olana dek sıkı gözetim altında tutulmalıdır. Şişmenin yüz ve dudaklarla sınırlı
kaldığı durumlarda vaka genel olarak tedaviye gerek kalmadan düzelmektedir; semptomların
iyileştirilmesinde antihistaminikler yararlı olabilmektedir. Larinksin de tutulum gösterdiği
anjiyoödem durumu ölümcül olabilir. Dil, glottis veya larinksin hava yollarının tıkanmasına
yol açmaları durumunda subkütan adrenalin (epinefrin) çözeltisi 1:1000 (0,3 ila 0,5 mL arası)
de dahil olmak fakat bununla sınırlı kalmamak kaydıyla, uygun acil durum tedavisi derhal
uygulanmalıdır.
Kinaprilin sakubitril/valsartan ile kombinasyonu, anjiyoödem riskinde artış nedeniyle
kontrendikedir. Kinapril tedavisinin son dozunun ardından 36 saat geçene
kadar sakubitril/valsartan tedavisi başlatılmamalıdır. Sakubitril/valsartan tedavisinin
sonlandırılması halinde, sakubitril/valsartanın son dozunun ardından 36 saat geçene kadar
kinapril tedavisi başlatılmamalıdır. Diğer nötral endopeptidaz (NEP)
inhibitörlerinin (örn. rasekadotril) ve ADE inhibitörlerinin eşzamanlı kullanımı da
anjiyoödem riskini arttırabilir. Bu yüzden, kinapril kullanan hastalarda NEP
inhibitörleriyle (örn. rasekadotril) tedavi başlatılmadan önce dikkatli bir yarar/risk
değerlendirmesi yapılmalıdır.
Kinapril ile birlikte mTOR (memelilerde rapamisin hedefi) inhibitörü (örn. temsirolimus)
veya dipeptidil peptidaz-IV (DPP-IV) inhibitörü (örn. vildagliptin) tedavisi alan hastalar
anjiyoödem için artmış risk altında olabilirler. ADE inhibitörü kullanan bir hastada mTOR
inhibitörü veya bir DPP-IV inhibitörüne başlarken dikkatli olunmalıdır.
ADE inhibitörü tedavisi ile bağlantılı olmayan anjiyoödem hikayesi olan hastaların
anjiyoödem riskleri bir ADE inhibitörü alırken artabilir.
İntestinal Anjiyoödem:
ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda intestinal ödem bildirilmiştir. Bu hastalarda
abdominal ağrı, bulantı ve kusma ile birlikte veya bulantı veya kusma olmaksızın görülebilir.
Bazı olguların geçmişinde yüz ile ilgili anjiyoödem öyküsü bulunmayabilir ve C–1 esteraz
düzeyleri normaldir. Anjiyoödem tanısı, bilgisayarlı tomografi (BT görüntüleme) ve ultrason
gibi tanı yöntemleri ile veya cerrahi müdahale sırasında konulmuştur ve semptomlar ADE
inhibitörü tedavisinin kesilmesi ile geçmiştir. Karın ağrısı olan ve ADE inhibitörü kullanan
hastaların ayırıcı tanısına intestinal anjiyoödem de dahil edilmelidir.
Etnik Farklılıklar:
ADE inhibitörü tedavisi alan siyah ırktan olan hastaların, siyah ırktan olmayan hastalara
oranla daha yüksek bir anjiyoödem görülme sıklığına sahip oldukları bildirilmiştir. Ayrıca
kontrollü klinik çalışmalarda, ADE inhibitörlerinin kan basıncı üzerindeki etkisinin siyah
ırktan olan hastalarda, siyah ırktan olmayan hastalara oranla daha düşük olduğu da
unutulmamalıdır.
Hemodiyaliz ve düşük yoğunluklu lipoprotein aferezi:
Yüksek geçirgenliğe sahip poliakrilonitril (‘AN69’) membranlar kullanılarak hemodiyaliz
uygulanan hastalara eş zamanlı ADE inhibitörü verildiğinde anafilaktik reaksiyonlar daha
fazla görülmektedir. Bu kombinasyondan, alternatif antihipertansif ilaçlar ya da hemodiyaliz
için alternatif membranlar kullanılarak kaçınılmalıdır. Dekstran-sülfat absorpsiyonlu düşük
yoğunluklu lipoprotein(LDL) aferezi uygulanan hastalarda eş zamanlı olarak bir ADE
inhibitörü tedavisi uygulanması sırasında anafilaktik reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu nedenle
ADE inhibitörü kullanan hastalarda bu yöntemden kaçınılmalıdır.
Sistemik Lupus Eritematozus:
Tiyazid diüretiklerinin sistemik lupus eritematozusu şiddetlendirdiği veya aktive ettiği rapor
edilmiştir.
Serum elektrolitlerinin düzensizliği:
ACCUZIDE kullanan hastalar tiyazide bağlı sıvı ve elektrolit dengesizliği klinik belirtileri
açısından gözlenmelidir. Bu hastalarda serum elektrolitleri (özellikle sodyum ve potasyum)
periyodik olarak izlenmelidir. Kinapril aldosteron üretimini azalttığından HCTZ ile
kombinasyonu diüretiğin neden olduğu hipokalemiyi azaltabilir.
Kinapril ve hidroklorotiyazidin serum potasyumu üzerine ters etkileri, çoğu hastada hemen
hemen birbirini dengeleyecek ve serum potasyumuna olan net bir etki görülmeyecektir. Bazı
hastalarda etkilerden biri daha baskın olabilir ve kimi hastalara potasyum takviyesi
uygulanması gerekebilir. Elektrolit dengesi bozukluğu ihtimalini izlemek için serum
elektrolitlerin başlangıç ve periyodik tayinleri uygun aralıklarla yapılmalıdır.
Kalsiyum atılımı tiyazidlerle azalır. Uzun süre tiyazid tedavisi gören bir kaç hastada,
paratiroid bezde patolojik değişiklikler ile birlikte hiperkalsemi ve hipofosfatemi saptanmıştır.
Hiperparatiroidin daha ciddi komplikasyonları (renal litiyazis, kemik rezorpsiyonu ve peptik
ülser) görülmemiştir.
Paratiroid fonksiyon testleri yapılmadan önce tiyazid kesilmelidir.
Tiyazidler magnezyumun üriner atılımını artırır ve hipomagnezemi oluşabilir.
Diğer Metabolik Hastalıklar:
Tiyazid diüretikleri glukoz toleransını azaltmaya ve serum kolesterol, trigliserid ve ürik asit
düzeylerini yükseltmeye eğilimlidir. Bu etkiler genellikle önemsizdir, ancak hassasiyet
gösteren hastalarda gut veya belirgin diyabeti hızlandırabilir.
Hipokalemi:
Öte yandan, tiyazid diüretikleriyle tedavi hipokalemi, hiponatremi ve hipokloremik alkaloz ile
ilişkilendirilmiştir. Bu bozukluklar bazen aşağıdakilerden biri veya birkaçı ile belli olur: ağız
kuruluğu, susama, güçsüzlük, letarji, sersemlik, huzursuzluk, kas ağrısı veya krampları, kas
yorgunluğu, hipotansiyon, oligüri, taşikardi, bulantı, konfüzyon, nöbet ve kusma.
Hipokalemi, kalbin dijitalin toksik etkilerine yanıtını da hassaslaştırır veya artırır. Hipokalemi
riski en fazla karaciğer sirozu olan hastalarda, hızlı diürezi olan hastalarda, oral olarak
yetersiz elektrolit alan hastalarda ve eşzamanlı olarak kortikosteroidler veya
adrenokortikotropik hormon (ACTH) tedavisi veya tiyazid diüretiklerinin indüklemesiyle
hipokalemi riskini artırdığı bilinen diğer ilaçları alan hastalarda görülür.
Hiperkalemi:
Serum potasyum düzeyini yükselten ilaçların eş zamanlı kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Hastalara, hekimlerine danışmadan potasyum takviyeleri ya da potasyum içeren tuz
kullanmamaları söylenmelidir.
Diyabet:
Tiyazidin indüklediği hiperglisemi kan şekeri kontrolünü bozabilir. Serumdaki potasyumun
azalması glikoz intoleransını artırır. Uygun serum potasyum seviyelerini sağlamak ve diyabet
ilaçlarını gerektiği şekilde ayarlamak için ihtiyaç duyulduğunda glisemik kontrol takip edilir
ve potasyum takviyesi yapılır .
ADE inhibitörleri diyabet hastalarında insülin duyarlılığını artırabilir ve oral hipoglisemik ilaç
ya da insülin kullanan hastalarda hipoglisemi ile ilişkili bulunmuştur. ADE inhibitörüne
başlanmasının ardından ilk ayda glisemik kontrol yakından izlenmelidir.
Nötropeni/Agranülositoz:
ADE inhibitörleri komplike olmayan hipertansiyon hastalarında nadiren agranülositoz veya
kemik iliği depresyonu ile ilişkili bulunmuştur. Böbrek yetmezliği hastalarında daha sık
ortaya çıkabilen bu duruma özellikle ilişkili hastalığı olup eş zamanlı immünosupresif ilaç ya
da nötropeni/agranülositoz ile ilişkili olabilecek diğer ilaçları kullanan hastalarda daha sık
rastlanmaktadır. Hastalara nötropeni belirtisi olabileceğinden herhangi bir enfeksiyon
belirtisini (boğaz ağrısı, ateş gibi) hemen bildirmeleri söylenmelidir.
Kinapril tedavisi sırasında agranülositoz nadiren bildirilmiştir. Diğer ADE inhibitörlerinde
olduğu gibi, kolajen vasküler hastalığı ve/veya böbrek hastalığı olan ve kinapril kullanan
hastalarda beyaz kan hücresi sayısı periyodik olarak izlenmelidir.
Cerrahi/Anestezi:
ADE inhibitörleri kompansatuvar renin salgılanmasına sekonder olarak gelişen anjiyotensin II
oluşumunu bloke ettikleri için hastalara büyük cerrahi veya anestezi uygulanırken dikkatli
olunmalıdır. Bu durum, hacim artışı ile düzeltilebilecek olan hipotansiyona yol açabilir.
Koroidal Efüzyon, Akut Miyopi ve İkincil Dar Açılı Glokom
Hidroklorotiyazid gibi sülfonamid veya sülfonamid türevi olan ilaçlar, görme alanı bozukluğu
ile koroidal efüzyon, geçici miyopi ve akut dar açılı glokom ile sonuçlanabilecek
idiyosenkratik bir reaksiyona neden olabilir. Semptomları düşük görüş keskinliği veya oküler
ağrıdır; ve tipik olarak ilaca başlanmasını takiben saatler ila haftalar içinde görülür. Tedavi
edilmeyen akut dar açılı glokom, kalıcı görüş kaybına yol açabilir. Birincil tedavi; en kısa
zamanda ilacın kullanımına son verilmesidir. Göz içi basınç kontrol edilmediğinde hızlı
medikal veya cerrahi müdahalelerin düşünülmesi gerekebilir. Sülfonamid veya penisilin
alerjisi öyküsü, akut dar açılı glokom gelişimi için risk faktörleri olabilir.
Gebelik:
ADE inhibitörleri gebelik sırasında başlanmamalıdır. Sürekli ADE inhibitörü tedavisi zorunlu
olmadığı sürece, gebelik planlayan hastaların gebelikte kullanım için belirlenmiş bir güvenlik
profiline sahip olan alternatif antihipertansif tedavilere geçirilmesi gerekmektedir. Gebelik
saptandığında, ADE inhibitörleri ile tedavi derhal durdurulmalı ve eğer uygunsa, alternatif
tedavi başlanmalıdır.
Lityum:
Genel olarak lityum, diüretiklerle beraber kullanılmamalıdır. Diüretikler lityumun böbrek
klerensini azaltır ve yüksek lityum toksisitesi riskine sebep olur.
Her tablet 64,696 mg laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp
laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı
kullanmamaları gerekir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Tetrasiklinler ve magnezyumla etkileşen diğer ilaçlar:
Tetrasiklinin kinapril ile birlikte verilmesi tetrasiklin emilimini %28 ila %37 arasında
azaltmıştır. Bu azalma kinapril formülasyonunda bulunan magnezyum karbonat nedeniyle
gerçekleşmektedir. Kinapril/hidroklorotiyazidin tetrasiklin ya da magnezyumla etkileşen diğer
ilaçlarla beraber kullanımı düşünüldüğünde bu etkileşim dikkate alınmalıdır.
Serum potasyumu artıran maddeler:
ACCUZIDE potasyumun üriner atılımını artırma eğiliminde olan bir tiyazid diüretiği içerir
fakat aynı zamanda aldosteron seviyelerini düşürerek potasyumu koruma eğiliminde olan bir
ADE inhibitörü de içerir. Artmış serum potasyumu ile sonuçlanabileceğinden ötürü potasyum
tutucu diüretiklerin, potasyum takviyesinin veya serum potasyum seviyelerini artırdığı bilinen
diğer ilaçların rutin olarak eklenmesi tavsiye edilmez. Yaşlı veya bozulmuş
böbrek fonksiyonu olan hastalarda bir ADE inhibitörünün sulfametoksazol/ trimetoprim ile
birlikte verilmesi, trimetoprimden ötürü olduğu düşünülen ciddi hiperkalemi ile
ilişkilendirilmiştir. Kinapril/ hidroklorotiyazid ve trimetoprim içeren ürünler bu sebeple
birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır ve uygun serum potasyum için izlenmelidir.
Diğer diüretikler:
ACCUZIDE içerisinde diüretik bulunmaktadır. Diğer diüretikler ile birlikte kullanılması bu
etkinin artmasına neden olabilmektedir. Ayrıca diüretik kullanan hastalarda, özellikle hacim
ve/veya tuz düzeyi azalmış ya da ADE inhibitör dozu artırılmış olanlarda, tedavinin
başlangıcında aşırı oranda kan basıncının azalması gerçekleşebilir.
Diğer antihipertansif ilaçlar:
ACCUZIDE’in nitratlar veya vazodilatörler gibi diğer antihipertansif ilaçlarla birlikte
kullanılması, antihipertansif etkisinde aditif etkiye veya güçlenmesine sebep olabilir.
Cerrahi/anestezi:
Her ne kadar ACCUZIDE ile hipotansiyon yapan anestezik ajanlar arasında etkileşim
olduğuna dair bir bilgi olmasa da, ADE inhibitörleri kompansatuvar renin salgılanmasına
sekonder anjiyotensin II oluşumunu bloke ettikleri için hastalara büyük cerrahi operasyon
veya anestezi uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Bu durum, hacim artışı ile düzeltilebilecek
olan hipotansiyona yol açabilir.
Tiyazidler, noradrenaline karşı arteriyel yanıtı azaltabilirler. Acil cerrahi durumlarında, ön
anestezikler ve anestezikler azaltılmış dozlarda uygulanmalıdır. Tiyazidler tübokürarine karşı
yanıtı artırabilirler.
Lityum:
Genel olarak lityum, diüretiklerle beraber kullanılmamalıdır. Diüretikler lityumun böbrek
klerensini azaltır ve yüksek lityum toksisitesi riskine sebep olur. Lityum ve ADE inhibitör
tedavisini birlikte alan hastalarda, bu maddelerin sodyum kaybettirici etkisine bağlı serum
lityum seviyelerinde artış ve lityum toksisitesi semptomları bildirilmiştir. ACCUZIDE ile
lityum toksisitesi riski artabilir. ACCUZIDE alırken dikkatli olunmalıdır ve ayrıca serum
lityum seviyelerinin sık sık kontrol edilmesi önerilir.
Kortikosteroidler, ACTH:
Yoğunlaştırılmış elektrolit tükenmesi, özellikle hipokalemi gözlenmiştir.
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ’ler):
Yaşlı hastalarda, su kaybı olan hastalarda (diüretik tedavisi alırken) ya da böbrek
fonksiyonları bozulmuş hastalarda, selektif siklooksijenaz-2 (COX-2) inhibitörleri de dahil
NSAİİ’lerin, kinapril dahil ADE inhibitörleri ile birlikte kullanımı olası akut renal
yetmezliğini içeren renal fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Bu etkiler genellikle geri
dönüşümlüdür. NSAİİ ve kinapril alan hastalarda renal fonksiyon periyodik olarak
izlenmelidir. NSAİİ’ler, kinapril de dahil ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkisini
azaltabilir.
Bazı hastalarda, NSAİİ kullanımı, loop, potasyum tutucu ve tiyazid diüretiklerin diüretik,
natriüretik ve antihipertansif etkilerinde azalmaya neden olabilir. Bundan dolayı ACCUZIDE
ve NSAİİ’lerin birlikte kullanıldığı hastalar ACCUZIDE’in istenilen etkisinin oluşup
oluşmadığının belirlenmesi için yakın olarak takip edilmelidir. Buna ilave olarak NSAİİ ve
ADE inhibitörlerinin serum potasyumunun artması yönünde aditif bir etki gösterirken, böbrek
fonksiyonları azalabilmektedir. Bu etkileri prensipte geri dönüşümlüdür ve özellikle böbrek
fonksiyonları bozulmuş hastalarda görülür.
Anjiyoödeme neden olduğu bilinen diğer ilaçlar:
Kinapril ile birlikte mTOR inhibitörü (örn. temsirolimus) veya DPP-IV inhibitörü (örn.
vildagliptin) tedavisi alan hastalar anjiyoödem için artmış risk altında olabilirler. ADE
inhibitörü kullanan bir hastada mTOR inhibitörü veya bir DPP-IV inhibitörüne başlarken
dikkatli olunmalıdır.
NEP inhibitörleri:
Neprilisin (NEP) ve ADE’nin eşzamanlı inhibisyonu anjiyoödem riskinde artışa neden
olabildiğinden, kinapril ve sakubitril/valsartanın eşzamanlı kullanımı kontrendikedir. Kinapril
tedavisinin son dozunun ardından 36 saat geçene kadar sakubitril/valsartan tedavisi
başlatılmamalıdır. Sakubitril/valsartanın son dozunun ardından 36 saat geçene kadar kinapril
tedavisi başlatılmamalıdır. Diğer NEP inhibitörlerinin (örn.
rasekadotril) ve kinaprilin eşzamanlı kullanımı da anjiyoödem riskini arttırabilir .
Allopurinol, sitotoksikler, immunosupresifler, sistemik kortikosteroidler, prokainamid:
ADE inhibitörleri ile birlikte uygulanması, lökopeni riskinin artmasına neden olabilir.
Alkol, barbitüratlar veya narkotikler:
Alkolün etkisinin güçlenmesine sebep olabilir. Ortostatik hipotansiyon riski ortaya çıkabilir.
Torsades de pointes ile ilişkili ilaçlar/Dijital glikozidleri:
Olası potasyum eksikliğine bağlı olarak, hidroklorotiyazid, torsades de pointes ile ilişkili
ilaçlar ve dijital glikozidleri birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır
Antiasitler:
ACCUZIDE’in biyoyararlanımını azaltabilirler.
Antidiyabetik ilaçlar (Oral hipoglisemik ajanlar ve insülin):
Diyabetik hastalarda ADE inhibitörleri insülin hassasiyetini artırabilir ve bunlar oral
antidiyabetik ajanlar veya insülinle tedavi edilen hastalarda hipoglisemi ile ilişkilendirilmiştir.
Glisemik kontrol, özellikle bir ADE inhibitörü ile tedavinin ilk ayında, yakından izlenmelidir. Antidiyabetik ilacın dozunun ayarlanması gerekebilir.
Tiyazidin indüklediği hiperglisemi kan şekeri kontrolünü bozabilir. Serumdaki potasyumun
azalması glikoz intoleransını artırır. Uygun serum potasyum seviyelerini sağlamak ve diyabet
ilaçlarını gerektiği şekilde ayarlamak için ihtiyaç duyulduğunda glisemik kontrol takip edilir
ve potasyum takviyesi yapılır.
Presör aminler (norepinefrin gibi):
Presör aminlerin kullanımını engelleyecek kadar olmamakla beraber, presör aminlere yanıtı
azaltabilir.
Anyon değiştirici reçineler:
Kolestiramin ve kolestipol gibi anyon değiştirici reçinelerin varlığında hidroklorotiyazidin
emilimi bozulur. Bu reçinelerin tek dozluk kullanımları hidroklorotiyazidi bağlar ve
gastrointestinal kanaldan hidroklorotiyazidin emilimini sırasıyla %85 ve %43’e kadar azaltır.
Renin anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) dual blokajı:
Klinik çalışma verileri, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS), ADE-inhibitörleri,
anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin kombine kullanımıyla ikili blokajının,
tekli RAAS-etkili ajanın kullanımına kıyasla daha yüksek sıklıkta hipotansiyon, hiperkalemi
ve böbrek fonksiyonunda azalma (akut böbrek yetmezliği dahil) gibi advers olaylarla ilişkili
olduğunu göstermiştir.
Digoksin:
Tiyazidin indüklediği elektrolit bozukluğu (Hipokalemi, hipomagnezemi) digoksin toksisitesi
riskini artırır ve bu durum ölümcül aritmik olaylara sebebiyet verebilir.
Gut ilaçları (allopurinol, ürikozürik, ksantin oksidaz inhibitörleri):
Tiyazidin indüklediği hiperürisemi, allopurinol ve probenesit ile gutun kontrolünü bozabilir.
Hidroklorotiyazid ve allopurinolün birlikte verilmesi, allopurinole olan hipersensitivite
reaksiyonlarının sıklığını artırabilir.
Diğer Ajanlar:
Kinapril, propranolol, hidroklorotiyazid veya simetidin ile birlikte uygulandığında, klinik
açıdan önemli herhangi bir farmakokinetik etkileşim meydana gelmemiştir.
Tek doz varfarinin antikoagülan etkisi (protrombin süresi ile ölçülen), günde iki defa birlikte
alınan kinaprille önemli bir değişikliğe uğramamıştır.
Aliskiren:
Aliskirenle kullanımı diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFH <
60 mL/dk. / 1,73 m2
) olan hastalarda kontrendikedir.
Kas gevşeticiler (kürar benzeri): Hidroklorotiyazide bağlı olarak kas gevşetici etkinin güçlenmesi ve uzaması görülebilir.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Gebelik kategorisi: D’dir.
Kinapril/hidroklorotiyazid’in cenine ciddi şekilde zarar verebilecek, hatta ölüme neden
olabilecek olası etkileri nedeniyle çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda etkili ve
güvenilir bir doğum kontrol yöntemi uygulanmalıdır.
Gebelik dönemi
Kinapril/hidroklorotiyazid gebelikte kontrendikedir.
Kinapril/hidroklorotiyazid’in gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik
etkileri bulunmaktadır.
ACCUZIDE gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
ADE inhibitörlerinin gebelikte kullanımı kontrendikedir.
Gebeliğin ilk trimesterinde ADE inhibitörlerine maruz kaldıktan sonra teratojenite riski ile
ilişkili epidemiyolojik kanıtlar kesin değildir. Ancak küçük bir risk artışı göz ardı edilemez.
Sürekli ADE inhibitörü tedavisi zorunlu olmadığı sürece, gebelik planlayan hastaların
gebelikte kullanım için belirlenmiş bir güvenlik profiline sahip olan alternatif antihipertansif
tedavilere geçirilmesi gerekmektedir. Gebelik saptandığında, ADE inhibitörleri ile tedavi
derhal durdurulmalı ve eğer uygunsa, alternatif tedavi başlanmalıdır.
İkinci ve üçüncü trimesterinde ADE inhibitörlerine maruz kalmanın insan fötotoksisitesini
(azalmış böbrek fonksiyonu, oligohidramnios, kafatası kemikleşmesinde geri kalma) ve
neonatal toksisiteyi (böbrek yetmezliği, hipotansiyon, hiperkalemi) arttırdığı bilinmektedir.ADE inhibitörüne maruz kalma, gebeliğin ikinci trimesterinden beri
meydana gelmişse böbrek fonksiyonlarının ve kafatasının ultrason kontrolü önerilmektedir.
Anneleri ADE inhibitörü kullanan bebekler hipotansiyon yönünden yakından takip
edilmelidir.
Hidroklorotiyazid:
Özellikle ilk trimesterde olmak üzere, gebelik sırasında hidroklorotiyazid ile sınırlı deneyim
bulunmaktadır. Hayvan çalışmaları yetersizdir. Hidroklorotiyazid plasentayı geçmektedir.
Hidroklorotiyazid’in farmakolojik etki mekanizmasına bağlı olarak ikinci ve üçüncü
trimesterde kullanımı feto-plasental perfüzyonu bozabilmekte ve sarılık, elektrolit dengesinde
bozulma ve trombositopeni gibi fetal ve neonatal etkilere neden olabilmektedir.
Hidroklorotiyazid, hastalığın seyrinde yararlı bir etkisi olmaksızın azalmış plazma hacmi ve
plasental hipoperfüzyon nedeniyle gestasyonel ödem, gestasyonel hipertansiyon veya
preeklampside kullanılmamalıdır.
Hidroklorotiyazid, başka hiçbir tedavinin kullanılamadığı nadir durumlar haricinde gebe
kadınlarda esansiyel hipertansiyon için kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Kinapril:
Sınırlı farmakokinetik veri anne sütünde çok düşük konsantrasyonlar göstermektedir. Her ne kadar bu konsantrasyonlar klinik olarak anlamlı değil gibi görünse de
emzirme sırasında ACCUZIDE kullanımı erken doğan bebekler ve doğumdan sonra ilk birkaç
hafta için kardiyovasküler ve böbrek etkilerinin varsayımsal riski nedeniyle ve yeterli klinik
deneyim olmadığından önerilmemektedir.
Daha büyük bir bebek söz konusu olduğunda, emziren kadınlarda ACCUZIDE kullanımı,
eğer bu tedavi anne için gerekliyse düşünülebilmekte ve çocuk herhangi bir yan etki için
gözlemlenmektedir.
Hidroklorotiyazid:
Hidroklorotiyazid küçük miktarlarda anne sütüne geçmektedir. Tiyazidler yüksek dozlarda
yoğun diüreze neden olarak süt üretimini durdurabilmektedir. Emzirme döneminde
ACCUZIDE kullanımı önerilmemektedir. Eğer ACCUZIDE emzirme döneminde kullanılırsa,
doz mümkün olduğu kadar düşük tutulmalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Kinapril ile ilişkili:
100 mg/kg/gün’e (maksimum günlük insan dozunun 60 katı) kadar uygulanan dozlarda
sıçanların fertilitesi veya üremesi üzerinde herhangi bir advers etki meydana gelmemiştir.
ACCUZIDE ile yaygın olmayan sıklıkta ereksiyon bozukluğu gözlenmiştir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Makine veya motorlu araç kullanma yeteneği, özellikle kinapril/hidroklorotiyazid tedavisinin
başlangıcında zarar görebilir. Kinaprilin araç ve makine kullanımı üzerinde etkilerine dair bir
çalışma yoktur. Bazen sersemlik veya yorgunluk yapabileceği dikkate alınmalıdır.
4.8. ACCUZIDE istenmeyen etkiler
ACCUZIDE kontrollü ve kontrolsüz çalışmalarda güvenlilik açısından 1571 hasta üzerinde
değerlendirilmiştir. ACCUZIDE ile yapılan klinik çalışmalarda, kombinasyona özgü advers
etki gözlenmemiştir. Oluşan advers etkiler, daha önce kinapril veya hidroklorotiyazid ile
rapor edilenlerle sınırlı olmuştur. Kontrollü çalışmalarda, kinapril ve hidroklorotiyazidin
herhangi bir kombinasyonunu alan hastaların en az %1’inde en sık rapor edilen advers etkiler
baş ağrısı (%6,7), sersemlik (%4,8), öksürük (%3,2) ve yorgunluktur (%2,9). Karakteristik
olarak, öksürüğün non-prodüktif ve sürekli olduğu ve tedavinin kesilmesiyle sona erdiği
kaydedilmelidir. Advers etkiler genelde hafif ve geçici olmuştur ve yaş, cinsiyet, ırk veya
tedavi süresiyle yan etkiler arasında ilişki bulunmamıştır (bkz. bölüm 4.4 Özel kullanım
uyarıları ve önlemleri, Anjiyoödem ve Hipotansiyon). Advers etkilere bağlı tedavinin
kesilmesi hastaların yaklaşık %2’sinde gerekmiştir. Tedavinin kesilmesi için en yaygın neden
baş ağrısı (%0,5), daha sonra öksürük ve bulantı ve/veya kusma (%0,2) olmuştur.
Kontrollü ve kontrolsüz çalışmalarda kinapril ve hidroklorotiyazid ile birlikte tedavi edilen
hastaların %0,5’i ila ≤%1,0’ında meydana gelen ve tedaviyle ilgisi muhtemel, kesin veya
belirsiz klinik advers etkiler, klinik çalışmalarda veya pazarlama sonrası deneyimlerde
rastlanan klinik olarak anlamlı olaylar sistem organ sınıfı ve sıklık gruplandırma (çok yaygın
(≥1/10), yaygın (≥1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100), seyrek (≥1/10000
ila <1/1000), çok seyrek (<1/10000) ve bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin
edilemiyor) açısından aşağıda listelenmiştir:
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Yaygın yan etkiler: Bronşit, üst solunum yolu enfeksiyonu, farenjit#, rinit#
Yaygın olmayan : Viral enfeksiyon, idrar yolu enfeksiyonu, sinüzit
İyi huylu, malign veya türü belirtilmemiş neoplazmlar (kistler ve polipler dahil)
Bilinmiyor : Melanom dışı cilt kanseri$ (Bazal hücreli karsinom ve Skuamöz
hücreli karsinom)
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Bilinmiyor : Agranülositoz##, hemolitik anemi#β, nötropeni##, trombositopeni#, eozinofili#
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Bilinmiyor : Anafilaktik reaksiyon#
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın : Hiperkalemi##, gut#, hiperürismi#
Yaygın olmayan : Bozulmuş glukoz toleransı
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın : İnsomnia#
Yaygın olmayan : Konfüzyonel durum#, depresyon#, sinirlilik#
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın : Baş dönmesi#, baş ağrısı#, somnolans#
Yaygın olmayan : Geçici iskemik atak#, senkop#, parestezi#, disguzi#
Seyrek : Denge bozukluğu
Bilinmiyor : Serebrovaskülr olay#
Göz hastalıkları
Yaygın olmayan : Ambliyopi#
Çok seyrek : Görmede bulanıklık#
Bilinmiyor : Akut miyopi#, akut dar açılı glokom#, koroidal efüzyon
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan : Vertigo#, kulak çınlaması#
Kardiyak hastalıklar
Yaygın : Anjina pektoris##, taşikardi#, palpitasyon#
Yaygın olmayan : Miyokard enfarktüsü#
Bilinmiyor : Aritmi
Vasküler hastalıklar
Yaygın : Vazodilatasyon#
Yaygın olmayan : Hipotansiyon#
Bilinmiyor : Ortostatik hipotansiyon#
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın : Öksürük#
Yaygın olmayan : Dispne#, boğaz kuruluğu
Seyrek :Eozinofilik pnömoni##, anjiyoödem ile üst solunum yollarının tıkanması (ölümcül olabilir)#
Bilinmiyor : Bronkospazm#
Gastrointestinal hastlıklar
Yaygın : Kusma#, diyare#, dispepsi#, karın ağrısı#, bulantı#
Yaygın olmayan : Şişkinlik#, ağız kuruluğu#
Seyrek : Konstipasyon, glossit
Çok seyrek : İleus#, ince bağırsak anjiyoödemi
Bilinmiyor : Pankreatit#
Hepato-bilier hastalıklar
Bilinmiyor : Hepatit#, kolestatik sarılık#
Deri ve deri altı doku hastalıklarıYaygın olmayan :Alopesi#, fotosensitivite reaksiyonu#, pruritus#, döküntü#, anjiyoödem##, aşırı terleme##
Seyrek : Ateşle ilgili olabilecek deri hastalıkları, kas ve eklem ağrıları (miyalji,artralji, artrit), vaskülit, dermatitis psoriyazis#
Çok seyrek : Ürtiker#
Bilinmiyor :Toksik epidermal nekroliz#, eritema multiforma#, eksfoliyatif  dermatit#, pemfigus#, purpura, Stevens-Johnson sendromu#
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Yaygın : Sırt ağrısı#, miyalji#Yaygın olmayan : Artralji#
Bilinmiyor : Sistemik lupus eritematozus
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan : Böbrek disfonksiyonu#, proteinüri
Bilinmiyor : Tubulointersüsyel nefrit
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Yaygın olmayan : Ereksiyon bozukluğu#
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın : Yorgunluk#, asteni#, göğüs ağrısı#
Yaygın olmayan : Genel ödem##, ateş#, periferal ödem#
Bilinmiyor : Serozit
Araştırmalar:
Yaygın : Serum kreatininde artış#, kan üresinde artış#*
Bilinmiyor : Kan kolesterolünde artış#, kan trigliseritlerinde artış#, hematokritte azalma#, karaciğer enzimlerinde artış, kan bilirubin düzeyinde artış,antinükleer antikor artışı#, kırmızı kan hücresi sedimantasyon oranında artış
* Bu artışlar; kinapril ile birlikte diüretik tedavisi alan hastalarda, kinapril monoterapisi alan hastalara göre daha
fazla meydana gelebilir. Gözlenen bu artışlar, devam eden tedavi süresince genellikle normale döner.
# Kinapril bileşeni ile ilişkili advers reaksiyonlar, kinapril/hidroklorotiyazid kullanımında gözlenen sıklıklar.
## Kinapril bileşeni ile ilişkili advers reaksiyonlar, kinapril kullanımında gözlenen sıklıklar,
kinapril/hidroklorotiyazid kullanımı ile ilişkili olmayan advers reaksiyonlar.
Konjenital G-6-PDH eksikliği olan hastalarda münferit hemolitik anemi# vakaları rapor edilmiştir.
Melanom dışı cilt kanseri: Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen mevcut verilere dayanarak,
hidroklorotiyazid ve melanom dışı cilt kanseri arasında kümülatif doza bağımlı ilişki gözlenmiştir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
Farmakoterapötik grubu ve ATC Kodu : Kinapril ve diüretikler – C09BA06
Kinapril hızla deesterifikasyona uğrayarak, güçlü bir anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE)
inhibitörü olan kinaprilata (kinapril diasit, ana metabolit) dönüşür.
Kinapril ve hidroklorotiyazid tamamlayıcı olmakla birlikte farklı mekanizmalarla kan
basıncını düşürür. Diüretik tedavi ile kan basıncı ve kan hacmi düşerek hipotansif etkiyi
azaltma eğilimindeki anjiyotensin II düzeyinde artışa yol açar. Kinapril anjiyotensin II
düzeyindeki bu artışı engeller. Kinapril ve hidroklorotiyazid antihipertansif etkileri aditiftir.
Kontrollü klinik çalışmalarda ADE inhibitörlerinin kan basıncına olan etkisinin siyah ırkta
siyah olmayanlara göre daha az olduğu fakat bu farkın diüretik eklendiğinde ortadan
kalktığının bildirildiği belirtilmelidir.
İki büyük randomize kontrollü çalışma (ONTARGET (ONgoing Telmisartan Alone and in
combination with Ramipril Global Endpoint Trial) ve VA NEPHRON-D (The Veterans
Affairs Nephropathy in Diabetes) bir ADE-inhibitörünün bir anjiyotensin II reseptör
blokörüyle kombine kullanımını incelemiştir.
ONTARGET çalışması, kardiyovasküIer ya da serebrovasküler hastalık öyküsü olan ya da
kanıtlanmış son-organ hasarı ile birlikte seyreden tip 2 diabetes mellitus hastalarında
yürütülmüştür. VA NEPHRON-D çalışması, tip 2 diabetes mellitus hastalığı olan ve diyabetik
nefropatisi bulunan hastalarda yürütülmüştür.
Bu çalışmalar, renal ve/veya kardiyovasküler sonlanımlar ve mortalite üzerinde anlamlı yarar
göstermemiş, monoterapiyle kıyaslandığında hiperkalemi, akut böbrek hasarı ve/veya
hipotansiyon riskinin arttığı gözlenmiştir. Benzer farmakodinamik özellikleri dikkate
alındığında, bu sonuçlar diğer ADE-inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör blokörleri için de
anlamlıdır.
Bu nedenle ADE-inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör blokörleri diyabetik nefropati
bulunan hastalarda birlikte kullanılmamalıdır.
ALTITUDE (Aliskiren Trial in Type 2 Diabetes using Cardiovascular and Renal Disease
Endpoints) çalışması, kronik böbrek hastalığı, kardiyovasküler hastalık ya da her ikisi
bulunan tip 2 diabetes mellitus hastalarında standart bir ADE-inhibitörü ya da bir anjiyotensin
II reseptörü blokörü tedavisine aliskiren eklenmesinin yararını test etmek için tasarlanan bir
çalışma olmuştur. Advers sonuç riskinde artış olması nedeniyle çalışma erken
sonlandırılmıştır. Aliskiren grubunda, plasebo grubuna kıyasla, kardiyovasküler ölüm ve inme
vakalarının her ikisi de sayısal olarak daha sık görülmüş ve ilgili advers olaylar ve ciddi
advers olaylar (hiperkalemi, hipotansiyon ve renal disfonksiyon) aliskiren grubunda plasebo
grubuna göre daha sık bildirilmiştir.
Melanom dışı cilt kanseri: Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen mevcut verilere
dayanarak, hidroklorotiyazid ve melanom dışı cilt kanseri arasında kümülatif doza bağımlı bir
ilişki gözlenmiştir. Yapılan bir çalışmaya, sırasıyla 1.430.833 ve 172.462 popülasyon
kontrolleriyle eşleştirilmiş 71.533 bazal hücreli karsinom vakası ve 8629 skuamöz hücreli
karsinom vakasından oluşan bir popülasyon dahil edilmiştir. Yüksek düzeyde
hidroklorotiyazid kullanımı (≥50,000 mg kümülatif) bazal hücreli karsinom için 1,29 (%95
güven aralığı (Cl): 1,23 – 1,35) ve skuamöz hücreli karsinom için 3,98 (%95 CI: 3,68 – 4,31)
düzeyinde düzeltilmiş maruziyet olasılıkları oranı (OR;Odds Ratio) ile ilişkilendirilmiştir.
Hem bazal hücreli karsinom, hem de skuamöz hücreli karsinom için belirgin bir kümülatif
doz-yanıt ilişkisi gözlenmiştir. Başka bir çalışma, dudak kanseriyle hidroklorotiyazid
maruziyetinin ilişkili olabileceğini göstermiştir: 633 dudak kanseri vakası bir riskli-küme
örnekleme stratejisi kullanılarak 63.067 kontrolle eşleştirilmiştir. 2,1 (%95 CI: 1,7 – 2,6)
düzeyinde ayarlanmış bir olasılık oranıyla (OR) ile kümülatif doz-yanıt ilişkisi kanıtlanmış
olup, uzun zamandır yüksek düzeyde kullananlar için (~25.000 mg) OR 3,9’a (3,0 – 4,9) ve en
yüksek kümülatif doz için (~100.000 rng) 7,7’ye (5,7-10,5) yükselmektedir.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Kinapril:
Emilim:
Oral yoldan verilmesinden sonra 1 saat içinde en yüksek kinapril konsantrasyonuna ulaşılır.
Kinapril ve metabolitlerinin idrarda tespit edilen miktarına dayanarak, emilimi yaklaşık
%60’dır. Yemeklerle birlikte alınması kinaprilin emilimini etkilemez. Pik plazma kinaprilat
konsantrasyonları oral kinapril dozu sonrası yaklaşık 2 saat sonra gözlenir.
Dağılım:
Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalar kinaprilin ve metabolitlerinin kan-beyin bariyerini
geçmediğini göstermektedir.
Biyotransformasyon:
Kinapril emildikten sonra kinapril deesterifikasyon ile majör aktif metaboliti kinaprilat ve
minör inaktif metabolitlerine dönüşür. Ayrıca, önemsiz miktarda ve farmakolojik olarak aktif
olmayan metabolitleri de meydana gelir. Aktif metabolit olan kinaprilatın en yüksek plazma
düzeyine, kinaprilin oral yoldan alınmasından yaklaşık 2 saat sonra ulaşılır.
Kreatinin klerensi 40 mL/dk’nın altında bulunan böbrek yetmezliği olan hastalarda pik ve
taban kinaprilat konsantrasyonu artar, en yüksek plazma düzeyine daha geç ulaşır,
eliminasyon yarılanma süresi uzar ve kararlı duruma ulaşma süresi gecikebilir.
Eliminasyon:
Kinapril yaklaşık 1 saatlik yarılanma ömrüne sahiptir. Kinaprilat temel olarak böbrekler
aracılığıyla atılır; tekrarlayan oral dozlardan sonra etkili akümülasyon yarılanma ömrü
yaklaşık 7 saattir.
Kinaprilat eliminasyonu yaşlı hastalarda (>65 yaş) da uzar ve yaşlılarda sıklıkla ortaya çıkan
böbrek fonksiyonlarında azalma ile korelasyon gösterir (Bkz. Bölüm 4.2).
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Veri yoktur.
Hidroklorotiyazid ile ilişkili:
Emilim:
Oral uygulama sonrası, diürez 2 saat içerisinde başlar, 4 saat civarında tepe seviyesine ulaşır
ve 6- 12 saat boyunca sürer.
Dağılım:
Hidroklorotiyazid plasentayı geçer fakat kan beyin bariyerini geçmez.
Biyotransformasyon:
Hidroklorotiyazid değişmeden böbrekler yoluyla atılır.
Eliminasyon:
Hidroklorotiyazid böbreklerden değişmeden atılır. Plazma seviyeleri 24 saat boyunca
gözlemlendiğinde, plazma yarılanma ömrünün 4 ile 15 saat arasında değiştiği
gözlemlenmiştir. Oral dozun en az %61’i 24 saat içerisinde değişmeden elimine edilir.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Veri yoktur.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Kreatinin klerensi 40mL/dk’nın altında bulunan böbrek yetmezliği olan hastalarda pik ve
taban kinaprilat konsantrasyonu artar, en yüksek plazma düzeyine daha geç ulaşır,
eliminasyon yarılanma süresi uzar ve kararlı duruma ulaşma süresi gecikebilir.
Yaşlılarda:
Yaşlı hastalar kinaprilat için genç hastadakilerden daha yüksek eğri altı alanı (EAA) ve pik
seviyeleri göstermiştir; bu da yaşın kendisinden çok böbrek fonksiyonlarındaki düşme ile
ilişkili görünmüştür. Klinik çalışmalarda ACCUZIDE alan hastaların toplamının %15’i 65
veya daha üstü iken, %1,5’i 75 veya daha üstü idi. Bu hastalarla daha genç hastalar arasında
etkililik veya güvenlilik bakımından genel olarak fark gözlenmemiştir. Ne var ki, bazı yaşlı
bireylerde daha yüksek bir hassasiyetin var olabileceği de göz ardı edilemez.
Laktasyon:
6 emziren kadında 20 mg tek bir oral kinapril sonrası, kinapril için M/P (süt plazma oranı)
0,12’dir. Dozdan 4 saat sonra sütte kinapril saptanmamıştır. Kinaprilat süt seviyeleri tüm
zaman noktalarında tespit edilemezdir (<5 μg/L). Anne sütüyle beslenen bir bebeğin, anne
kilosuna ayarlı kinapril dozunun yaklaşık %1,6’sını alabileceği tahmin edilmektedir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
ACCUZIDE ile hayvanlarda karsinojenisite, mutajenisite ve fertilite çalışmaları
yapılmamıştır.
Kinapril hidroklorür fareler ve sıçanlarda 104 hafta boyunca sırasıyla günde 75 ve 100 mg/kg
(maksimum insan dozunun sırasıyla 50 ve 60 katı) dozunda kullanıldığında karsinojen bir etki
göstermemiştir. Metabolik aktivasyon uygulanan veya uygulanmayan Ames bakteri
deneyinde ne kinapril ne de kinaprilat mutajen etki göstermiştir. Kinapril ayrıca şu genetik
toksikoloji çalışmalarında da negatif çıkmıştır: in vitro memeli hücre nokta mutasyonu,
kültürlenmiş memeli hücrelerinde kardeş kromatid değişimi, fareler üzerinde yapılan
mikronükleus deneyi, V79 akciğer hücreleri ile in vitro kromozom aberasyonu ve sıçan kemik
iliği ile yapılan in vivo sitogenetik çalışma. 100 mg/kg/gün’e (maksimum günlük insan
dozunun 60 katı) kadar uygulanan dozlarda sıçanların fertilitesi veya üremesi üzerinde
herhangi bir advers etki meydana gelmemiştir.
Sıçanlarda günde 150 mg/kg kinapril dozlarında maternal toksisite gözlenmesine rağmen,
günde 300 mg/kg (maksimum insan dozunun 180 katı) kadar yüksek dozlarda herhangi bir
fetotoksik veya teratojen etkiler gözlenmemiştir. Kinapril tavşanlarda teratojenik değildir;
ancak diğer ADE inhibitörlerinde de olduğu gibi, bazı tavşanlarda maternal toksisite ve
embriyotoksik etkiler 0,5 mg/kg/gün ve 1 mg/kg/gün kadar düşük dozlarda kullanıldığında
ortaya çıkmıştır. Sıçanlarda gebeliğin geç safhalarında ve laktasyon döneminde 25 mg/kg/gün
veya daha yüksek dozunda kullanıldığında yavrularda büyüme geriliği ortaya çıkmıştır.
Hidroklorotiyazid, TA98 ve TA100 zincirleri kullanarak 5 mg/plak maksimum
konsantrasyonda in vitro Ames mikrobiyal mutajen testinde mutajenik olmamıştır.
Hidroklorotiyazid ile tedavi edilen hastalardan alınan idrar numunelerinde, Ames testinde
mutajenik aktivite saptanmamıştır. Hidroklorotiyazid Çin hamster over hücrelerinde kardeş
kromatid değişimine sebep olmuştur, ancak metabolik aktivasyon ile veya metabolik
aktivasyonsuz kromozomal düzensizliği indüklememiştir. Hidroklorotiyazid yüksek
konsantrasyonlarda fare lenfoma hücrelerinde mutasyonları indüklemiştir. Hücre bölünmesi
sırasında eş kromozomların bölünmemesi ve çaprazlaşma (homolog kromozomlar arasında
karşılıklı parça değişimi) olaylarını indükleyebilen ilaç sayısı Aspergillus nidulans
kullanılarak ölçülmüştür. Hidroklorotiyazid dahil çok sayıda ilaç; hücre bölünmesi sırasında
eş kromozomların bölünmemesi olayını indükler.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat (sığır kaynaklı)
Magnezyum karbonat (E504i)
Povidon K 25
Krospovidon
Magnezyum stearat (E572)
Opadry pink OY-S-6937
Kandelila balmumu
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3. ACCUZIDE FORT raf ömrü :36 aydır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler: ACCUZIDE FORT’u, 25 °C’ den düşük oda sıcaklığında, çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
6.5. Ambalajın içeriği ve niteliği :30 tabletlik ambalajlar, Poliamid/Alüminyum/PVC blister.
7. ACCUZIDE FORT’un ruhsat sahibi : Pfizer PFE İlaçları Anonim Şirketi -Ortaköy/İSTANBUL

Ayrıca dex forte ilacı hakkında bilgi edinebilirsiniz..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir